Dost, sevgi, birlik ve kahramanlık ocağıdır. Mehteri kendine has özellikleri ile korumak yaşatmak gelecek nesil'e bırakmak her Türk'ün görevidir.
Osmanlı ordusunda asker olarak görev alan askeri bandolarından biridir.
Savaşta askerin cesaretini arttırıp düşmana korku vermek, barışta askeri ruhu canlı tutmak amacıyla kurulan askeri mızıka teşkilatına Mehteran, Mehter Bölüğü denir.
Farsça Mıhter kelimesinden gelen; Osmanlılar da Ulu - Büyük anlamına gelen bir kelimeden alınmış en son hali ile ”Mehter” olarak kalmıştır.
Mehter, dünyanın ilk ve en eski ordu bandosu ünvanını taşımaktadır.
Mehter Takımının Osmanlı da savaşlara çok büyük etkisi vardı. Düşmanın psikolojisini bozmak amacıyla hareket eden Mehter Takımı uzaktan gelen ve gök gürültüsünü andıran sesle birlikte düşmanın gözünü korkutmakta ve onları olumsuz etkilemektedir. Bu durum bizim askerlerimize avantaj olarak geri dönmektedir. Kısaca düşmana korku, askere cesaret veren Osmanlı Mehter Takımı !
Kuruluş olarak Mehter Osmanlılara Selçuklulardan geçmiştir. Hattâ Selçuklu sultanı Alâeddin Keykubat III'ün Uç Beyi Osman Gazi'ye saltanat ve bağımsızlık simgesi olarak "Tabl-u Alem" (davul ve sancak) hediye olarak gönderir. Osman Gazi ve askerlerinin ayak üstü dinledikleri Nevbet (Konser) sonrası Osman Gazi Mehter Takımı oluşturulur. Osmanlı döneminde Askeri bakımdan yeri tartışılamaz olan Mehter Takımı; özel etkinliklerde ve kutlamalarda Osmanlı'da yer almış ve halkın büyük ilgisini toplamıştır.
Türklerin çok eski devirlerden beri, güzel sanatlara karşı olan istidat ve ilgileri her şeyden önce musikiye verdikleri kıymet yerli ve yabancı tarih sayfalarında göze çarpmaktadır. Türkler arasında musikiye gösterilen bu derin ilgi aile içinden savaş meydanlarına kadar yayılmış. Türk hakanlarının Osmanlı Padişahlarının, Serdar ve Vezirlerine hatta dış memleketlerde görevli sefirlerin ordugâhlarında, saraylarında, kale ve kulelerinden, konuk ve elçiliklerinde günün belirli saatlerinde nevbet vurulması, yani konser verilmesi en önde gelen gelenekleri, görenekleri olduğu bilinmektedir.
Osmanlı Devleti'nde mehterhane Yeniçeri Ocağı'nın bir parçasıydı. Evliya Çelebi'nin yazdığına göre XVII. yy.ın ortalarında İstanbul'daki Mehterhanei Hümayun'da 300 sanatkâr vardı ve bunların hepsi askerdi.
Bundan başka Yedikule, Eyüp, Kasımpaşa, Galata, Tophane ve Boğaziçi hisarlarında ayrı mehter takımları vardı. Buralarda sabah ve akşam vakitlerinde bu mehter takımları iki "nöbet vururlar", yani konser verirlerdi.
1826 yılında Yeniçeri Ocağı kaldırılınca ona bağlı olan mehterhane de kaldırılarak yerine batılı biçimde bir mızıka takımı (Mızıkayı Hümayun) kuruldu.
Mehterhane Birinci Dünya Savaşı'nda ve Kurtuluş Savaşı sırasında da hizmet gördü. Ama Cumhuriyet yönetiminin kurulmasıyla birlikte ortadan kalktı.
Mehter Türk geleneklerinde, bir şenlik aracı değil, azametin, ihtişamın ve görkemli olmanın bir işaretidir. Mehter takımınca çalınan eserlerin bir kısmı sözlü müzik (mehter marşları, türküler v.b.), bir kısmı da çalgı müziği tarzındadır. Mehterde usul vurma (tempo) âletleri ve nefesli sazlar önemli yer tutar.